30 Mart 2020 Pazartesi

ŞİMDİ... YOGA ve CORONA

ŞİMDİ... YOGA ve CORONA

30 Mart 2020,

Hoşgeldin Corona!

Bu evden çıkmadan geçirdiğim 13. günüm. Sağolsun komşularım ve ülkemin değerleri. Gayet iyiyim. Hatta bireysel olarak gayet mutlu hissettiğimi söyleyebilirim. Ama insanlar için ve özellikle izolasyonun bilincinde olsa da çalışması gerektiği için diğer şuursuz güruhun arasına karışmak zorunda olanlar, yaşlılar ve talihsizler için kaygılıyım. Daha fazla da bir şey düşünmüyorum. Bunu düşünmesi gerekenler dünyayı yönetenler ve bu noktada öncelikli resmi sorumluluğu olanlar.

Öncelikle insan ırkı bu virüsün sebep olduğu hastalıkla yok olmayacak. Ne öğreneceğiz peki? Bütün kanıtlar ve öğrenilmesi gerekenler evrende mevcut. Öğrenmek isteyenler zaten uğraşıyordu tarih boyunca. Bu da başka bir eğitim olacak. İkinci Dünya Savaşı 1945’de bittiğinde 70 milyonun üzerinde insan ölümü yaşanmıştı. Geçmiş üzerinden 75 yıl ne öğrenmişiz?

Eric Maria Remarque’nin “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” isimli kitabı geçen ay bitirdim. Kitapta yalın ama gerçeğin çarpıcılığıyla anlatılan acıları ve yaşananları anlamamak imkansız. Filmi de yapılmıştı. Ne öğrenmiş insanlık?

İşte bu noktada bireysel varoluş ve aydınlanma ötesinde bir yol göremiyorum. O yüzden benim açımdan sadece gözlemlediğim bir deneyim olacak Corona. Başıma gelirse de yaşayıp yenmeye uğraşacağım bir virüs. Yakalanmamak için de elimden gelen metabolizmamı ve direnç sistemimi güçlü tutmak şimdilik. Gerisi popüler acılı lahmacun.

İnsan zihninin durdurulması gereken bir şey olmadığını öğrendiğimde çok rahatladım. Vitesi boşa alıp serbest bıraktım zihnimi. “Kontrolsüz oynayan mimik, el, ayak, kafa gibi organlar ne garip görünür, değil mi?” diyor Sadhguru. İşte aynen zihin de böyle. Tek farkı dışardan görünmediği için komik ve zavallı uçuşma, oynama, ordan buraya titreşme, bir oraya bir buraya koşup tıknefes ve çaresiz halinin görülmemesi. Zaten zihni durdurmanın gereksizliğiyle ilgili Yoga öğretisini de anlamışım ya artık bana ne gam ne de keder.

Hayat güzel geçiyor. Bencilce söylemiyorum bunu. Sadece gerçekten iyi geçtiği için. Zaten arınmak niyetiyle durduğum bir sırada uygun bir yerde rastladı Corona zamanları. Çoğu kişi son derece kötü bir ruh halinde. Ben de hamasi bir kurtuluş öyküsünün kahraman yazarı değilim. Ancak bu denli umutsuzluk nasıl oluyor? Zaten olan biteni (en azından çoğumuz) bilmiyor muyuz?

Karbon emisyonu deyip dizel araba kullananlar, paketli gıda uygun değil deyip evlerini dolduranlar, hiçbir inanç sistemi tanımadan yaşanan cinsel taciz travmaları, kapitalizmin önünde onun kurallarını bile daha ileriye taşıyan azmış patron görünümlü yamaklar, sabit fikirsizler (sabit fikirde bile fikir mevcut olma ihtimali taşıyor çünkü), bedenini unutmuş milyarlar, bilimle ticareti bir ilizyonist yeteneğiyle harmanlayanlar ve dahi ve ve ve… liste uzayıp gider.

Ne olup bittiğini biliyoruz. Akıl, adalet ve vicdandan uzak yönetimlerin insanlığı nereye taşımasını bekliyordunuz? Safsata, sofistike görünen sözler, hatta bilim gibi gösterilen konular, nalıncı keseri misali istatistikler. İnsanlığı büyük bir zihin olarak görürsek oradan buraya uçuşan amaçsız, çaresiz bir zihin. Nereye gittiği de rastlantısal. Nereye varacağı belli değil. Ama evrenin, dünyanın ve doğanın nereye varacağı belli. Hep iyileşmeye giden bir yapı ve insan da bunun ayarlarıyla oynayıp duruyor. Amaçsız bir zihin uçuşması.

İşte bu noktada Corona belki insanın bireysel kendine dönüşü için değerlendirmesi gereken bir felsefik eşik.

Burada bu günlerde yapılması gereken yardımlaşmalar, önlemler, destekler yapılacak. Ömrümüz gibi göz açıp kapama gibi bir zamanda geçecek bu süreç içinde alınması gereken önlemlerin yapıldığını farz ederek söylüyorum bunları. Yangın söndürürken sadece yangını düşüneceğiz tabii ki. Ama sonrası?

Yoga bana sadece “Şimdinin varlığı ve tek gerçekliği” kavramını öğretiyor yavaş yavaş. Çünkü bedenin şimdiki halinin geçmişin “Şimdi”sinde yaptıklarımız ve yapmadıklarımız olduğunu düşünüyorum. Yarın oluşacak çoğu şeyin “Şimdi” yaptıklarımız veya yapmadıklarımızla oluşacağını biliyorum. Bu yapıda da zaten sadece ŞİMDİ var.

Haydi o zaman!
Şimdi ne yapmamız gerekiyorsa onu yapalım!

Sevgilerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TECRİT, EVDE ZAMANLAR ve SADHGURU’DAN İNCİLER…

TECRİT, EVDE ZAMANLAR ve SADHGURU’DAN İNCİLER… (SIKILMA ÜZERİNE) (Bu yazı 25+ ile -60 yaş aralığına daha uygundur sanıyorum. Dalga g...